BÜYÜK İLAÇ KARTELİ Mİ YOKSA BÜYÜK TALİHSİZLİK Mİ?


BÜYÜK İLAÇ KARTELİ Mİ YOKSA BÜYÜK TALİHSİZLİK Mİ?*

Frank Forencich

“Hekimin ilk görevlerinden birisi kitlelere ilaç vermek yerine onları eğitmektir.”
William Osler
Principles And Practice of Medicine (1892)
“Bizim büyük ilaç tekelleri hariç kimsenin memnun olmadığı bir sistemimiz var.”
Önceki Oregan Valisi John Kitzhaber : şu anda bir Tıbbi Mükemmellik Kuruluşunda çalışmaktadır.

Şu anda bütün ülkeyi dolaşarak konferanslar veren yenilikçi bir hastane yöneticisi hastalıkları tedavi etmek yerine önlemenin yararları üzerinde konuşmaktadır. Bu konuşmaların girişinde modern tıp sisteminin gerçekte hastalıkların önlenmesi ve toplumun sağlık durumunun düzelmesi üzerinde yoğunlaşmamış olduğu gözlemini aktarmaktadır. O bu durumu şöyle ifade etmektedir: “ Bu ülkede bizim bir sağlık sistemimiz yoktur. Bizde olan bir hastalık tedavi sistemidir.”

Modern tıpta öncelikler dengesinin ciddi bir şekilde bozuk olduğunu böyle açık bir şekilde ifade edilmesi dinleyicileri alana toplamakta oldukça etkili olmaktadır. Gerçekte durum yöneticilerimizin bize gösterdiklerinden çok daha kötüdür. Bizim sorunumuz sadece bir “hastalık tedavi sistemimizden” fazla bir şeyimiz olmaması değildir. Ondan daha fazlası bizim “bir hastalık oluşturma sistemimiz” vardır. Büyük İlaç Karteli sizin vücudunuzu istemektedir.

“Bu nasıl olabilir?” diye sorabilirsiniz. Şüphesiz ki sağlık endüstrisi etkisiz, aşırı pahalı ve hem hizmet sağlayanlar ve hem de hastalar için sıkıntı vericidir. Fakat bütün bunlar halkın daha iyi sağlık hizmeti alması için yapıldığı söylenmiyor mu?

Bu maalesef böyle değildir. Medya ve ticari pazarı gözlediğimizde buralarda ilaç endüstrisinin denetimi bütünüyle eline geçirdiğini görmekteyiz. İlaç karteli içinde bulunduğu kafesin dışına çıkarılmıştır ve şimdi tıbbi pazarlarda diktatörlük yapmaktadır. Sadece mevcut olan hastalıklar için ürünlerini arttırmakla yetinmemektedir. Büyük İlaç Karteli şimdi insanların geniş çapta keder (sorun,hastlık) yelpazesini arttırırken ve hastalıkların tanımlarını da genişletmektedir; Onları amacı yeni ve daha kârlı hastalıklar imâl etmektir.

İlaçlarla ilgili gerçekler
Sistemin nasıl çarpıtıldığını anlamak için şu gerçekleri göz önünde bulundurun:
İlaç karteli bugün ABD’deki bütün tıp okullarının tıp öğrencilerini eğitmek için harcadığı miktar olan 5.5 milyar dolardan daha fazlasını doktorları teşvik etmek için harcamaktadır. (New England Journal of Medicine, Haziran 23, 2005 "Vioxx Dersleri")
Büyük İlaç şirketleri 90 000 civarında satış temsilcisi çalıştırmaktadır. Bu oran ABD’de 4.7 hekime bir kişidir. (Amerikan Tıp Birliği)
Toplam ilaç pazarı bütçesi 25 milyar dolardır. (Forbes magazine "Sadece HAYIR de!" Robert Langreth Kasım. 29, 2004)



İlaç firmaları 1998’den bu yana, 675 milyonu doğrudan kongrede lobi çalışmasında kullanılmak üzere etki satın almak için de 800 milyon dolar harcamıştır. Başka hiçbir ilgi kuruluşu toplum politikasını etkilemek için daha fazla para harcamamıştır. (Toplumsal Bütünlük Merkezi)

Hastalıkların Satılması (Selling Sickness)

Büyük İlaç Karteli uzun zamandan bu yana serbest olarak hüküm sürmüştür, fakat en sonunda, bazı insanlar ayağa kalkmış ve durumu fark etmeye başlamıştır. Meselâ, Ray Moynihan ve Alan Cassels’in “Hastalıkların Satılması: dünyanın en büyük ilaç şirketleri hepimiz nasıl bir hastaya dönüştürüyor”u göz önüne getirin. Ön kapaktaki hikâye bütün bu kirli ve utandırıcı ve alçakça durumu özetlemektedir.

“Otuz yıl önce Dünyanın en büyük ilaç şirketlerinden birisi olan Merck’in başındaki kişi olan Henry Gadsen, Fortune dergisine Merck’i aynen ciklet üreticisi Wrigley’s gibi yapmak istediğini söylemiştir. Onun uzun zamandır hayali sağlıklı insanlar için de ilaç üretmekti -bu şekilde Merck “herkese ilaçlar satabilecekti.” Otuz yıl sonra merhum Henry Gadsen’in rüyası gerçek olmuştur.

Moynihan ve Cassels büyük ilaç kartelinin hasta havuzunu genişletmek ve yeni hastalıklar yaratmak çabaları üzerine iddialarını anlatarak ayrıntılı bir yöntemle teşhir etmiştir. Vardıkları sonuç şudur: Sağlıklı insanlara hasta olduklarını söylemek suretiyle kazanılabilecek çok para vardır.”

Tanımlama ile hastalık belirleme

Büyük İlaç Karteli’nin sağlığımız üstündeki gücünü anlamak için büyük kitlelerde hatalıkların nasıl ele alındığını anlamak önemlidir. Bir çok tıbbi durum belirlenmiş rakamlar üzerinden tanımlamaktadır. Bu rakamlar arasındaki farkı hafif de olsa genişlettiğimizde ve bunu milyonlarca insan topluluğuna uyguladığımızda sonuçlar çok büyük olabilir.

Meselâ kan basıncı ile ilişkilendirilmiş rakamları düşünün. Eğer bunlar x’in üstünde ise resmi olarak “hastasınız” ve ilaç kullanacak bir adaysınız. Eğer bu rakam x’in altında ise sağlıklısınız. Fakat x bazı mükemmel tıbbi usullerle değil, tıbbi cemaat içinde fikir birliği ile belirlenmiştir. Gerçek sınır rakamları müzakere edilebilir ve görecelidir.

Bu büyük ilaç karteli’nin araya girdiği yerdir. Eğer onlar bir hastalığın istatistik tanımlamasını küçük bir sınırda olsa bile genişletebilirlerse, bunu paraya çevirebilirler. Sayılarda yüzde bir veya ikilik oynama ile hastalık Amerika’ya ve daha da ötesi bütün dünyaya yayılarak, hastalığa yeniden yaratılmış milyonlarca hasta eklenir. Böyle bir hastalıkları tanımlama sürecine Büyük İlaç Karteli’nin faal olarak katılmış olmasın işitmek bizim için sürpriz olmayacaktır. Büyük İlaç Karteli, para saçarak ve uzmanları, konferans ve dergileri etkileyerek, ilaç hastalık tanımlarını abartır ve hasta havuzunu arttırır.

Telkinin gücü

İnsan hastalıkları somut bir konu olsaydı işimiz biraz kolay olurdu, ama böyle değildir. Toplum ve kültürel kuvvetler kendi fiziksel deneyimlerimizi tayin etmede gayet kuvvetli bir etki yapmaktadırlar. Şişmanlık bir hastalık mıdır? Aşırı çalışma tutkusu (Workaholism)? Cinsel istekte azalma? Toplum sıkıntısı (social anxiety)? İçinde bulunulan şartlara bağlı olarak, insan vücudunun herhangi bir fiziksel his veya deneyiminin sağlık veya hastalık olarak etiketlenebileceğini tahayyül etmek kolaydır.

Sağlığımız, sadece kalıtım ve hayati kimyamız değil, aynı zamanda insan etkisinin de bir ürünüdür. Yoğun bir toplumsal hayvan olarak, ailemiz ve arkadaşlarımızın fiziksel olarak iyi olmaları üzerine yakın dikkat sarf ederiz. Eğer kabiledeki kişiler herhangi bir hastalığa yakalandığından bahsederse, doğal olarak bu rahatsızlığı kendi iyiliğimizin bir parçası gibi yorumlayarak meraklanmaya başlarız. Eğer çevremizdeki herkes baş ağrıları ve alt bel ağrısından şikâyet etmeye başlamışsa bu bizim de pek ala çeteye bir şekilde katılmaya karar verdiğimizi gösterir.

En son moda hastalıkların neler olduklarına hiç dikkat ettiniz mi? Bunlar bir ay yeme bozukluğudur, sonraki ay el bileği tüneli (carpal tunnel) sendromu, fibromiyalji (adale ağrısı ve tutulması) veya hassas barsak (irritable colon-karında gaz, şişkinlik) sendromudur. Bunların hiç biri 100 yıl önce yoktu, fakat şimdi bunlar salgın haldedirler. Benzer şekillerde tıp öğrencilerinin kendi fiziksel duygularının çalıştıkları (staj yaptıkları) bölümlerle ne kadar paralellik gösterdiği sıklıkla gözlemlenmektedir. “Tıp öğrencisi hastalığı” ifadesi böyle bir durumu tanımlar…
Büyük Tıp Karteli hastalıkların yaratılabilir bir kavram olduğunun çok iyi farkındadır; onlar çok iyi bilmektedirler ki, müşterileri telkinlere karşı savunmasızdır. Görüntü, fikir ve dedikodularla toplumu yönlendirerek, onların kendi vücutları hakkındaki düşünme tarzını ve sırası gelinde sağlıklarını şekillendirirler.

En büyük tedavi en az tanıtımı yapılan tedavidir

İlaç kartelinin merhametsizce hastalık oluşturmasının farkında olmak önemlidir, fakat bu süreç boyunca ne gibi kayıplara uğradığımızı da dikkate almalıyız. Meselâ idmana ne oldu?
Teknik olarak ilaç kartelinin doğrudan tüketiciye pazarlama kampanyaları “ticari konuşmadır”, fakat bunlar aynı zamanda bir nevi eğitim de olmaktadır. Halk vücutları hakkında her türlü kaynaktan bilgi edinebilir ve bu anlamda ilaç kartelinin satış taktiği en büyük sağlık eğitimi müfredatının bir parçası olmaktadır.

Bu süreçte idman, resmin dışına sıkıştırılmış durumdadır. Meslekten sağlıkçılar bilir ki idman hem geniş hem de derin etkileri ile gayet kuvvetli bir tedavidir. Şimdiye kadar bunun güçleri büyük kazanç sağlayan tedavilerle tamamen gizlenmiştir. Vahim olarak, elimizde mevcut olan en kuvvetli tedavi aracı neticede en az kıymet verilen olmaktadır.

Gerçekte, ticari ortamda idman hakkında duyumlarımız olursa, bunlar genellikle olumsuz olarak takdim edilir. Büyük ilaç karteli İdmanın yüksek oranda etkili olduğu durumlar için piyasaya ilaçlar sürdüğünde, egzersizin kesinlikle sağlık için uygun olmadığını vurgulayacaktır. “Eğer idman ve perhiz yaparsanız ve kolesterolünüz hâlâ yüksekse, doktorunuzdan bizim harika ilacımızı isteyin.” Bu tür önermelerin arkasındaki ana fikir, idmanın muhtemelen başarısız olacağı ve bir şekilde sizin “hekiminize sormak” zorunda kalacağınızdır. Bu şekilde aklınızda bir kere idmanı denemeyi düşünseniz bile ilaçtan başka bir husus kalmayacaktır. Zamanla tüketiciler (müşteri) tam bir yan yol hareketi ile şartlandırılarak doğrudan ilaçlara yönlendirilirler.

Bu yaklaşımımızın özellikle çok kötü bir örneği ise Glaxo Smith Kline’ın kan şekeri ilacı olan Avandia(1) adına bize sunulmaktadır. Tanıtım resminde orta yaşlı sinirli bir erkek bir kanapede çıplak, idman faaliyetinden bıkmış bir şekilde çökmüştür. Yüzündeki yenilmiş ifade idman yapmış olduğunu söylemektedir. Reklam, “Eğer perhiz ve idman kan şekerinizi düşürmüyorsa, Avandia ilavesi size yardım edebilir” demektedir. Hepsinin üstündeki uyarı açıktır; idman sürünmektir, bu yüzden en iyisi doğrudan eczaneye gitmektir.

Yetkileri devretme doğrultusu

Gerçek uyuşturucu (drug) bağımlıları gibi büyük ilaç karteli de alıcılarında bağımlılığı teşvik etmektedir. Görev basittir: halka, fiziksel sorunların ön sırada gelen çözümünün ilaç olduğunu düşündürmeyi sağlamaktır. “Siz kendi başınıza sağlıklı olmayı başaramazsınız. Bize ihtiyacınız var. İlaç düzenleme ve bunları klinik çalışmalarda üzerinizde denememiz için bize ihtiyacınız var. Hastalık belirtilerinizin izlenmesi ve ilaç dozunun ayarlanması için bize ihtiyacınız var. Siz muhtemelen kendi vücudunuz hakkında hiçbir şey bilemezsiniz. Sizin gücünüz yoktur.” En sonunda düzenli olarak kendinizin yetkisizleştirilmesi sağlığın kendi zıddını üretir; zayıf, bağımlı ve edilgen bir toplum. Böyle bir durum Hipokrat’ı dehşet düşürürdü.

Korkunun oluşturduğu yakıt

İlaç kartelinin pazarlama tarzında korkunun büyük bir rol oynaması şaşırtıcı değildir. Mutlu ilaç tüketicilerinin sırıtan ifadeleri arkasında gizlenmek fiziksel felaket için kesin bir gözdağıdır. Eğer “hekiminize danışmazsanız” vücudunuz hastalık girdabına düşecek ve sevdiğiniz kişiler de sizinle birlilikte bu girdaba çekilecektir.

Bu korkuyu bir çok reklamda görürsünüz, fakat canlı bir örneği son zamanlarda sağlıkla ilgili internet sitelerinde görülmüştür. Kullanıcılar büyük bir soru işareti ve uğursuz bir mesajla selâmlanarak karşılanır. “Bilmediğiniz şey sizi öldürebilir.” “Bağlantıyı izleyin ve gelecekte oluşabilecek kötü durum olasılığını keşfedin.” Siz merak ederek “bu nedir”i tıklarsınız. “Hekiminizle konuşun” ve hatta iken uğrayacağınız zarar değerlendirmenizi öğrenmek için tıklayın. Bir ziyaret sizin veya sevdiğiniz bir kişinin hayatını koruyacaktır.” Bu korku reklamı sizin veya sevdiğiniz birisinin hayatını tersine döndürebilecek oldukça nadir görülen ciddi bir durum olan ve acil tedavi gerektiren derin ven trombozunu tıbbi bir acile dönüşen bir satış tekniği oluşturur.

Evrensel hastalık: tıbbi pazar sahiplerinin rüyası

Romantiklerin rüyası evrensel sağlık iken büyük ilaç karteli’nin rüyası bunun tam tersidir: onlar bütün insanların çok sık tanısal tetkik yaptırdığı, pahalı uzman ve ilaçların kullanılmasını gerektiren kronik, tedavi edilemez sendromlara yakalanmasıdır. (Sendrom-bazı hastalıkların varlığını düşündüren belirtiler.) Büyük ilaç kartelinin en iyi alıcısı bütün yaşam boyu süren bir hastalığa yakalanmış kişidir. O tıbbi reklamları okuyacak kadar okur yazar, “yeşil ilaçlar hakkında hekimine danış gibi” talimatları takip edecek kadar uysal olmalıdır. O yeşil hapın ne olduğunu hiç bilmez fakat emin olmak için daima hekimine sorar.

Bu özellikle ürpertici görüntüler sadece büyük ilaç kartelinden değil, onun hedefini teşkil eden kendilerini zorlayan alıcılardan da gelir. Çok okunan haber dergilerinin vitrininde “her aile üyesi için açık bir şekilde tanımlanmış” renkli kod halkaları ile kişiselleştirilmiş yeni düzenlenmiş ilaç şişeleri. Reklamda her birinin kendisine ait ilaç kutuları olan üç gülümseyen çocuk ve başı görülmektedir. Varsayım açıktır: eğer sen bir insansan, sende daima bir şeyler (hastalık) mevcut olabilir.

Hastalıkların varsayılana dönüşmesi

Büyük ilaç karteli’nin doğrudan tüketiciye stratejisi sadece reklam değildir. Bu aynı zamanda insan vücudunu varsayılan durumunu tersine çevirmeye çalışan cüretli bir teşebbüstür. Moynihan ve Cassels’in “Hastalıkların Satılması”nda ortaya koyduğu gibi, büyük ilaç karteli’nin amacı hastalıkları insan yaşamının merkezine koymaktır.
İnsanlık tarihinin büyük bir süresinde canlı, güçlü olmak, sağlık için varsayılan olmuştur. Evet İnsanların yakalanıp ıstırap çektiği ve öldüğü bir çok enfeksiyon hastalığı vardı. Fakat hastalık etkenleri ve yağmacılardan kaçınmayı sağlayabilirseniz, vücudunuz sağlam ve esnek olacaktır. Bütün hayvanlarda olduğu gibi varsayılan (norm) sağlıktır.

Büyük ilaç karteli bütün bunları değiştirmek istiyor. Bu noktanın da ötesinde, siz doğuştan hastalıklı olarak kabul ediliyorsunuz. Bu hastalığın şu anda belirtisi bulunmayabilir, fakat bu geçici bir durumdur. Bir çizelgedeki birkaç veri üzerinde oynayarak veya varsayılanın (normal, doğal olan durum) yeniden tanımlanması ile sizi hasta yapabiliriz. Önceden belirlendiği gibi doğru bir yönlendirmeyle çok kısa bir sürede hasta/tüketiciye dönüşürsünüz. Büyük ilaç karteli bir kere sizi kolları arasına alınca artık yaşam boyu ona bağımlı kalırsınız.
(The Seattle Times:Suddenly sick
A special report by Susan Kelleher and Duff Wilson • June 26 - June 30, 2005)

Eylem için çağrı

Açık bir şekilde büyük ilaç karteline karşı bir karşı ilaca (antidot) ihtiyacımız var. Hımm… Evet…Bunun için de belki bir ilaç bulunabilir… “Günde bir defa alınır, bu uygun yeni ilaç sizin ilaç pazarlanması hakkındaki sıkıntınızı azaltacak ve tekrar özgür bir şekilde yaşamanıza yardımcı olacaktır. İlaçlar hakkında hekimine danış.

Hiciv bir yana, biz işe sağlığımızla ilgili konuları kendi ellerimize alarak başlayabiliriz. Hareketi temel alan bir yaşam tarzı ve aldığımız bazı besinlerden perhiz yaparak vücudumuzun bakımını üstümüze alarak işe başlayabiliriz. Marifet sağlığı ve bağımsızlığı arttıracak bir yaşantı yaratmaktır ve mutlak olarak gerekli olmadıkça büyük ilaç karteli ile alışverişe girmemektir. (Büyük ilaç kartelinden vebadan sakınır gibi sakın!) Büyük ilaç kartelinin reklamlarında gördüklerinize inanmayın ve korku pazarlanması ile tanımlanan ve bozulan, vücudunuzla olan ilişkinizin bozulmasına izin vermeyin.
İlaçları sadece en son çare olarak kullanın. Vücudunuzun homeostazisini kendisinin sağlaması için fırsat verin. Doğal düzenleyici mekanizmaların kendi işlerin yapmalarına izin verin. Güçlü fiziki hareketlerle stresi azaltın ve neşe ile vücudunuzu daha dirençli yapın. Bu gerçekten en iyi yaklaşımdır. İnanmıyorsanız sadece hekiminize sorun. 

Homeostazis: İnsan vücudunun çalışmasında kullanılan bir kavram olup çok karışık biyolojik mekanizmalar ve istemsiz (irade dışı) çalışan sinir sistemi yolu ile aktif olarak vücutta metabolik dengenin sağlanması ve bozulan dengelerin düzeltilmesi ve bu durumun korunması. Modern tıp anlayışı sanki vücut bunları düzenleyemezmiş gibi.bu dengeyi devamlı kontrol ve yerine koyma tedavisi ile yapmaya çalıştığını iddia etmektedir.


KAYNAKLAR
1. Ray Moynihan and Alan Cassels: “Satılık Hastalıklar” , Hayy kitap. 2006, 240 sayfa
(Selling Sickness: How The World’s Biggest Pharmaceutical Companies Are Turning Us All Into Patients. Nation Books 2005)
2. The Truth About Drug Companies: How They Deceive Us and What to Do About It. (İlaç şirketleri hakkındaki gerçek: Bizi nasıl aldatıyorlar ve bunun için ne yapmalı.)
Marcia Angell
3. Peddling Paranoia (Seyyar paranoya satmak.)
Alan Cassels
http://www.newint.org/issue362/peddling.htm
4. Suddenly Sick: The Hidden Big Business Behind Your Doctor's Diagnosis (Birdenbire hasta olmak: Hekiminizin teşhisinin ardındaki gizlenmiş büyük ticaret.)
Seattle Times, June 26 - June 30, 2005
http://seattletimes.nwsource.com/news/health/suddenlysick/
5. No Free Lunch: an alliance of health care providers who believe that
pharmaceutical promotion should not guide clinical practice (Beleş öğlen yemeklerine hayır: ilaç tanıtımlarının klinik uygulamaları yönlendirmemesi gerektiğine inanan sağlık çalışanlarının birliği.)
http://www.nofreelunch.org/index.htm

AÇIKLAMALAR (tarafımdan eklenmiştir)
1. http://content.nejm.org/cgi/content/short/356/24/2457

Steven E. Nissen, M.D., and Kathy Wolski, M.P.H.
Effect of Rosiglitazone on the Risk of Myocardial Infarction and Death from Cardiovascular Causes 356:2457-2471, June 14,2007 Number 24
Rosiglitazone kullanan tip 2 diyabet hastalarında miyokard enfarktüsü ve kalp yetmezliğinden ölümlerin arttığı bildirilmektedir. Ayrıca bu ilacı kullanan hastalarda retina arterlerinde ödem geliştiği saptanmıştır.

2. http://us.gsk.com/products/assets/us_avandia.pdf
Avandia, kalp vücutta fazla su toplanması suretiyle kap yetmezliğine yol açabilir. Su toplanmasına bağlı ayak ve bileklerde ödem gelişebilir. Bu nedenlerle sırt üstü yatanlarda nefes darlığı olur. Özellikle yağa bağlı ağırlık artışı olur. Alışılmadık yorgunluklar görülebilir.

NOT: Yazar yazı üzerine gelen eleştiri ve görüşleri bilmek istemektedir. Bu nedenle eleştiri ve görüşleri olan arkadaşların bu eleştiri ve görüşlerini herkesicinsaglik@gmail.com veya muguryilmaz@gmail.com adresine göndermeleri rica olunur.



Hiç yorum yok:

GATS ANLAŞMASI KAPSAMINDA BULUNAN HİZMET SEKTÖRLERİNİN SINIFLANDIRILMIŞ LİSTESİ

GATS ANLAŞMASI KAPSAMINDA BULUNAN HİZMET SEKTÖRLERİNİN SINIFLANDIRILMIŞ LİSTESİ Çeviri: Selim Yılmaz Aşağıdaki sınıflandırma 1994...