ÇAĞIMIZIN
VEBASI: MODERN TIP
“Modern veya çağdaş tıp” günümüzde uygulanan veya günümüz koşullarına
uygun olan tıp için kullanılan bir kavramdır.
Çağdaş kelimesi bilim ve teknolojide olan gelişmelerle bir arada ele
alındığında, günümüzdeki tıbbi uygulamaların çok ileri bir bilimsel ve teknik
seviyede sunulduğu ve bunun da toplum sağlığına olumlu etki ettiği
sanılabilir.
Günümüzde “bilim” kelimesi “tartışılmaz
doğru” , bilime dayanarak yapılan bir uygulama da “hatasız bir uygulama” olarak
sunulmakta ve algılanmaktadır. Tıp ile ilgili bilimler ne insanı tedavi eder ne
de onun yaşam süresini uzatır. Tedavi ve girişimleri tıp yapmaz, bir kişi
(hekim) yapar. Hekimlik uygulaması olarak tıp, eğitimle elde edilen beceri ve
bilgilerin, hastaların ve hastalıkların
tedavi için kullanılması ile yapılan bir sanattır. Sanatın uygulamasında, bazı
ürün ve ilaçlar da kullanılır.
Günümüzdeki hekimlik uygulamaları bu tanımın dışına çıkmıştır. Bir hasta
veya hastalığın gerçek anlamda tedavisi anlamında mevcut tıbbi imkân ve ürünlerin
en uygun bir şekilde kullanılması,
hekimlik ve sanat; hekimlik kisvesi altında ürün, ilaç ve teknolojilerin
tükettirilmesi ise bir pazarlamacılıktır.
Sağlık sistemi ve tıp alanındaki bu
değişim ve dönüşümün temel nedeni emperyalist sistem ve onun dayandığı
neoliberal uygulamalardır. Emperyalist kartellerin üretim, pazarlama ve tüketim
anlayışlarının bütün dünyada uygulanması ve dünya siyasi sisteminin bu hedef
doğrultusunda değiştirilmesinin motoru neoliberal uygulamalardır. Bu uygulamalarda, esasında kamu yararına
yürütülmesi gereken hizmet alanı dahil, üretim, pazarlama, bankacılık,
madencilik dahil akla gelen her alanda hizmetin ve ticaretin emperyalist
sisteme bağlı şirketlerce verilmesi hedeflenmektedir. Bu uygulama her hangi bir ulus devlet
içindeki her türlü ekonomik faaliyetin o ülkeye ait özel şirketlerce verilmesi
uygulamasından daha farklı ve daha kötü bir durumdur. Neoliberal uygulamalara göre yapılan bir
özelleştirme, ulus devlet yapısının tasfiyesi ve ulusun bir daha bağımsız olamayacak
şekilde sömürgeleştirmek demektir.
Tıp karteli sadece sağlıkta dönüşüm adı
altında sağlık piyasasını yeniden düzenlememiştir; elindeki maddi ve siyasi güç
ile hastalık, hasta, hekimlik, ilaç, tedavi, sağlık, sağlık hizmeti
kavramlarını da dönüştürmüştür.
Hasta, hastane ve sağlık kuruluşlarının
sayısı durmadan artmaktadır. Hastane ve sağlık kuruluşları artık araba
fabrikası, büyük araba servis istasyonları veya AVM’leri andırmaktadır.
Sağlıkta dönüşüm ile sağlık sistemi
sadece özelleştirilmemiştir. Burada özelleştirme kelimesi sağlık hizmetlerinin
ağırlıklı olarak özel şirketler vasıtası ile verilmesinden başka bir anlam
içermektedir. Sağlık piyasasında özel şirketlerin oranı giderek artmaktadır.
Piyasada halen devlet ve üniversite hastaneleri gibi devlete ait hastanelerinin
bulunduğu sanılabilir. Devlet ve üniversite hastaneleri de özel hastaneler gibi
kâr amacı ile çalıştırılmaktadır. Fakat buradaki kâr kartelin ürün, cihaz ve
teknolojilerinin tüketilmesi ve pazarlanmasından elde edilen aracı kârıdır.
Hastanelerde hangi ürün, cihaz ve teknolojinin kullanılacağına karar veren tıp
karteli ve onun pazarlama esasına göre çalışan tıp bilimidir. Buna günümüz
tıbbının işletim sistemi diyebiliriz. Günümüzün sağlık sistemini tıp karteli,
kartelin ticari amacına göre düzenlenen tıp bilim ve eğitimi ve bu amaca göre
düzenlenen sağlık ve sigortacılık uygulamalarından ayrı düşünemeyiz.
Bu sistemde hekimlerden ürün ve
cihazların pazarlanacağı (kullandırılacağı) hastaları bulmaları, hasta
yaratmaları ve uygulamalar (tedavi ve girişimler) için insanları aldatmaları
istenmektedir. Kendisine yaptırılan işi
fark etmeyen saf hekimler kartelin bilimini kullanarak gerçekten bir sağlık
hizmeti verdiğini sanabilir.
Kullanılacak, ürün, cihaz, teknoloji, tedavi ve girişimler, bunların
nasıl ve hangi şekilde kullanılacağı kartel tıbbının işletim sistemi ile
belirlendiği için devletin ve özel hastane yöneticilerinin bu konuda bir
müdahalesi olmaz. Tıbbi ürün ve
ilaçların pazarlanmasından gelir sağlayan sağlık işletmeleri, kendilerine
tetkik, tedavi ve girişim için hasta bulan ve yaratan hekimlere performans adı
altında kâr payı dağıtmaktadır.
Bu sistemde gerçek anlamda hastalar
tedavi edilmiyor mu? Sistemde hizmet alan kişilerin büyük bir çoğunluğu gerçek
anlamda hasta değildir. Hastaların bir kısmı modern tıp uygulamaları ile
yaratılan hastalardır. Gerçek anlamda hasta olan kişilerde yapılan tedavi ve
girişimlerde bile fatura kalemlerinin büyük bir kısmını, gereksiz olarak
yapılan tetkik, kullanılan malzeme, ilaç ve sarf malzemeleri oluşturur.
Hastaların gerçek anlamda iyileşmeleri (şifa) istenen bir şey değildir.
Sağlıkta dönüşüm ile yapılmak istenen
şey özelleştirme ile devletin sağlık ve sigorta sisteminden tamamen tasfiye
edilmesidir. Bu mülkiyeti devlete ait olan kuruluşların sadece işletiminin
değil, mülkiyetinin de tamamen tasfiyesine kadar devam edecek olan bir
süreçtir.
Günümüzde her alanda olduğu gibi insan
üzerinde kullanılmak üzere üretilmiş tıbbi ürünler, ilaçlar ve cihazlar akıl
almaz oranda arttırılmıştır. İlaçların çoğu gereksiz ve etkisizdir. Çoğunun
etkisi varsayımdan ibarettir.
Geliştirilen ve üretilen ilaçların çoğunun daha önce üretilenlere bir
üstünlüğü yoktur. Aynı amaçla yeni ilaç,
ürün ve malzeme geliştirmenin amacı, yapılan tedavi etkinliğinin
arttırılması değil, tedavi maliyetinin arttırılmasıdır. Piyasaya sürülen yeni
ve pahalı ilaçlar hekimlere dağıtılan pazarlamacılık komisyonu (promosyon) ile
önceki ilaç ve tedavi tercihini hemen değiştirmektedir.
İnsan hayatı alabildiğince
tıbbileştirilmiştir. İlaç kullanan, tetkik, girişim ve ameliyat yapılan kişi
sayısı durmadan artmaktadır. Toplumun büyük bir kesimi düzenli olarak gereksiz
ilaç tüketmektedir. Her geçen gün kişi başına tüketilen ilaç sayısı
artmaktadır. Tıbbi bir ürün, teknik veya cihazın pazarlanması TV, basın,
eğlence, yemek programlarının temel konusu olmaya başlamıştır. İnsanların
zihninde sürekli hastaneye gitmek, tıbbi ürün ve teknolojileri kullanmak bir
çağdaşlık standardı haline gelmiştir.
Sürekli olarak ilaç kullanmak insan olmanın bir şartı olmuştur.
Bu nedenle modern tıp veya modern tıp
uygulamaları dediğimiz zaman, tıp
karteli tarafından üretilen ürünlerin tüketilmesi, pazarlanması ve satılması
için yapılan bir piyasa düzenlemesi anlaşılmalıdır. Belirli mal ve ürünlerin
pazarlanması ve tükettirilmesinin bu özel şeklinin insan sağlığı üzerine olumlu
bir etkisi yoktur. İnsanlar gereksiz olarak tükettirilen bu ürün ve
teknolojileri kendilerine uygulatan kobay ve aldatılan müşteri konumundadır.
Gerçek durumun farkında olmayan kitleler bunu iyi bir şey sanıp mutlu da
olabilirler.
Şurası kesindir ki bir ülkede genel
olarak siyasi sistem her şeyi belirler. Bir ülkede her alanda
kapitalist-liberal bir sömürge ekonomisi uygulanıyorsa o ülkede insan
merkezli-kamucu veya toplumcu bir sağlık sisteminin uygulanması mümkün
değildir. Modern tıp mantığı ile eğitilmiş hekim, eczacı ve sağlık çalışanları
yapılan dönüşüm ve tıbbi uygulamaları hiç anlamamış ve kendilerine dağıtılan
kâr payları yüzünden gerçekleri görememiştir. Emperyalizm ve neoliberal
siyasetlerden bihaber olan siyasi partiler, sendikalar ve kitle örgütleri de bu
yıkım projesini anlamamış ve körü körüne desteklemişlerdir.
Küreselleşme çağının tıp anlayışı olan
modern (çağdaş) tıp uygulamalarını nasıl anlayabiliriz? Modern (çağdaş)
tıbbın özellikleri nelerdir?
1. Sistem hasta veya insan merkezli değil
piyasa merkezli çalışır. Yapılan hiçbir işlem hastanın sağlık sorunlarına
yardımcı olma anlamında ele alınmaz. Bu sistemde hastanın sorunu ve hastalığı
değil hastada bulunabilecek ve gelişebilecek hastalıklar tedavi edilmeye
çalışılır.
2. Hastanın iyileşmesi değil devamlı
olarak sağlık sistemine bağımlı olması esastır. Artık müşteri olarak kabul
edilen hastaların, sağlık hizmeti alıyorum kandırmacası ile sistemin daimi
müşterileri ve abonmanları olmaları hedeflenmektedir.
3. Kişilerin tek tek veya onları
oluşturan toplumun önde gelen ciddi hastalıkları ve sorunları değil bu sistemi
yöneten kartelin belirlediği gündeme ve hastalıklara göre sağlık sorunları
tanımlanmaya ve tedavi edilmeye çalışılır. Tedavi edilen durumlar çoğunlukla
gerçekte bir hastalık olmayıp, sistem tarafından topluma vahim ve ölümcül
sağlık sorunu olarak kabul ettirilen yapay hastalık veya durumlardır. Bu
şekilde sistemde gerçekte bir hastalık olmayan menopoz (adetten kesilme),
osteoporoz (kemik erimesi) gibi doğal
fizyolojik durumlar en vahim ölümcül hastalıklar olarak takdim edilmektedir. Bu
gibi hiçbir hastalığı bulunmayan müşteriler yıllarca süren bir tedavi
programına alınmaktadır.
4. Sistemde, hastalık ve hastalara
küresel ekonomi açısından yaklaşmak esastır. Bir kişi, bir kere sistemin
(hastane veya sağlık kuruluşu) içine girer girmez ona hastalığı ile ilişkili
olsun olmasın olabilecek en fazla tetkik ve inceleme yaptırılır ve bunları
içinde özellikle pahalı olanları (tomografi, MR, PET, DNA dizi testleri,
anjiografi gibi) rutin (körlemesine anlamında) istenir ve bunlar sık sık
tekrarlanır.
5. Modern tıpta hastalık kavramı
değişmiştir: Hastalık tıbbi bir sorun değildir. Hastalık insan vücudunun bir
özelliği veya kanda bulunan bir madde veya elementin belirlenen oranlardan
farklı olarak ölçülmesi ve saptanmasıdır.
Modern tıbbın görevi bu gibi durumlarda gerekli ince ayarı (fine tuning)
yapmaktır. Modern tıp insan fizyolojisine karşıdır ve insan fizyolojisini kabul
etmez. Bu tıp anlayışında göre insan vücudunun kendi iç dengesi ve işleyişinin
kontrol ve ayarı (homeostazis) vücut tarafından yapılamaz ve vücuda
bırakılamaz.
6. Modern tıp bir takip tıbbıdır. Hasta
ya uzun süre ayaktan takip edilir veya bir şekilde yatırılarak kullanılabilecek
her türlü tıbbi teknoloji hasta üzerinde denenir. Hastanelerin gelirlerini
arttırmak amacı ile hastalarda bulunmayan ve bir sorun teşkil etmeyen her türlü
hastalık dönüp dönüp aranır ve tekrar aranması için hastalar kontrollere
çağrılır. Modern tıp hastada mevcut olan sorun ve hastalıktan çok onlarda
bulunmayan veya ileride gelişebilecek hastalıklarla ilgilenir.
7.
Hastaya yapılacak tedavinin bir defada ve en kısa sürede yapılması istenmez.
Kişilerin sağlık kuruluşlarına başvuru sayısını arttırmak için tetkik, tedavi
ve girişimler bölünerek parça parça uygulanır: Tedaviler uzatılır veya
iatrojenik (gerekli ve gereksiz tıbbi uygulamalara bağlı sağlık sorunları)
sorunlar yaratılarak yatış ve tedavi süreleri ve tabii tedavi maliyetleri
arttırılmaya çalışılır.
8. Hastalarda muhakkak en fazla sayıda ve
en pahalı ilaçlar kullanılmalıdır. Uluslararası ilaç firmalarının tedavi
anlamında en anlamsız, en etkisiz, en pahalı ve insan sağlığına hiçbir yararı
olmayan ilaçları en yararlı, vazgeçilemez ilaçlar olarak pazarlanmaktadır.
Hastalarda bir ilaç kullanma-tüketme kültürü oluşturularak onların devamlı
olarak ve sorgulamadan ilaç kullanmaları sağlanmaktadır. Bu sisteme göre her
hastalık ilaçla tedavi edilmelidir. Her hastalığın bir ilacı vardır. Hatta
hastalıkların ilaçları bulunmasa bile bazı ilaçlar bu hastalıklarda etkili
varsayılarak veya risk faktörleri (?) üzerinde etkili kabul ettirilerek
kullandırılmaktadır. Ya da kişilere ya ilerde oluşabilecek hastalıklardan
korunmak veya ilerde oluşabilecek hastalıkların gerçekleşme oranlarını azaltmak
adına ilaç kullandırılmaktadır. Modern tıp devamlı ilaç kullanılan tıp demektir.
9. Bu sistemde tıbbi cihaz ve malzemeler
hastalara olan yararı için değil bu cihazları satan pazarlayan ve kullananların
ekonomik yararları, kârları ve komisyonları için kullanılırlar. Çoğu zaman
bunların kullanılması için bir gerekçe uydurulur. Hastaya stent mi uygulanacak, kalça ve diz
protezi mi takılacak, yama mı kullanılacak aynı işi gören en pahalısı tercih
edilir. Artık yaraların bile iyileşmesi için ithal yara bakım ürünleri veya
basınçlı oksijen tedavileri verilmesi gerekmektedir.
10.
Sistem uygulamaları sonucu sağlıklı insanlar değil hasta ve sakat insanlar
artmaktadır. Bu da sistem için dolaylı bir kazançtır. Sistem hasta
yaratmaktadır. Tıbbi tedavide başarısızlığı ödüllendirmektedir. Yetersiz tıbbi
tedavi ve girişim veya gereksiz olarak yapılan tedavi ve tıbbi teknoloji
kullanımlarına bağlı olarak hastaların yatış süreleri ne kadar uzar, güçleşir
ve karmaşıklaşırsa, sağlık kuruluşlarının elde ettiği kârlar o oranda artar.
Sistem devamlı hastanede bakım ihtiyacı olan veya yatan hastaları sevmektedir.
Bu nedenle hastaneler gelirlerini çok daha fazla arttırdığı için uzun süren
yoğun bakım tedavisini çok sevmekte ve bir vesile ile hastaları yoğun bakıma
atmaya çalışmaktadır. Ayaktan veya hasta
yatağında tedavi edilmesi gereken hastalar bile yoğun bakıma yatırılmakta veya
burada yatırılmış gibi tedavi edilmektedirler. Bu açıdan modern tıbbı, bir
yoğun bakım tıbbi olarak da isimlendirebiliriz.
11. Bu sistemde hastalıklar değil
olasılıklar ve ihtimaller veya yüzdeler tedavi edilirler. Örneğin, koroner kalp
hastalığı gelişmesin diye nerede ise toplumun tamamına kolesterol, lipit (kan
yağı) düşürücü ilaçlar ve benzer şekilde kemik erimesi (osteoporoz karşılığı
kullanılan kelime) için kalsiyum ve kemik erimesi ilaçları kullandırılmaktadır.
Koroner kalp hastalığı kolesterolle ilişkili bir hastalık olmadığı gibi,
osteoporoz ilaçları ile de kemiklerin kırılmaya karşı direnci artmamaktadır.
12. Bilindiği gibi kanserin kesin bir
tedavisi yoktur. Tıp kartelinin iyileşme olarak bildirdiği rakamlar tedavi
sonucu beklenen en iyi olasılığın oranıdır. Bu oran da ortalama yaşam
süresine (?) göre çok fazla ve anlamlı
olmayan bazen ay ve günlerle ifade edilebilen sürelerdir. İnsanların yaşam
süreleri birbirinden farklı olup bu süre birçok faktör tarafından
belirlenmektedir. Pil ve akülerde olduğu gibi ortalama ömür yoktur. Yararlı bir
tedavinin bazı kişilerde ömrü uzatması bazılarında da kısaltması hangi mantıkla
açıklanabilir. Birçok kanser hastası kanserden değil kanseri tedavi etmek için
kullanılan gereksiz ve zararlı ilaç, uygulama ve girişimlerden ölmektedir. Bu
gereksiz ve ya tutarsa mantığı ile kitlesel ve ömür boyu uygulanan tedaviler
ayrı bir endüstri haline gelmiştir. Yakın markajda tutulan kanser hastaları her
türlü zararlı uygulamanın ateşi altındadır. Kanser ilaçlarının çok yıkıcı
zararlı etkileri vardır. Bu nedenle modern tıp yeni bir ilaç pazarlama alanı
keşfetmiştir: İlaçların yan etkilerini tedavi etmek veya azaltmak için ilaç
tedavisi…
13. Sistemde toplumu ilgilendiren genel
sağlık sorunlarına da sadece ilaç ve malzeme tüketimi açısından
yaklaşılmaktadır. Hastalık yaratan hava kirliliği, egzoz gazları, bitki
ilaçları, GDO’lu tohumlar gibi çevresel sorunlar görmezden gelinirken, her gün 15-30 arasında kişinin ölmesine neden olan
trafik kazalarının azaltılması için hiçbir çaba sarf edilmemektedir. Dünya
Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre12 kişide saptanan ve sadece 2006 yılında 4
kişinin ölümüne neden olan kuş gribi en tehlikeli ve ölümcül hastalık gibi
tanıtılabilmektedir. Hastalık ve
tedaviler, hastalığın ciddiyeti ve önemine göre değil, pazarlanacak ürün, cihaz, teknoloji, aşı ve
ilaca göre belirlenmektedir.
14. Sistemde herhangi bir sorunla veya
sorunsuz olarak hastanelere başvuran hastalar veya kişilerde hemen varsayılan
hastalıklar aranır. Varsayılan hastalıklar her kişide bir dereceye kadar var
olduğu kabul edilen kolesterol, kan basıncı, kan şekeri yüksekliği, kalp ve
kanser hastalığı, genetik bozukluk ve mutasyonlar (Protein S ve S eksiklikleri,
komponent-C3 eksikliği) gibi hastalıklardır. Tıp karteli üstün bir zekâ ve
yaratıcılıkla horlamayı, obstrüktif uyku apnesi sendromu (uykuda iki nefes
arasında geçen sürenin uzadığı durumlar) diye tanımladığı bir hastalık haline
sokmuştur. Varsayılan veya uydurulan hastalıkların birçok örneği vardır. Bu
şekilde kan basıncınız normal iken hipertansiyon, kan şekeriniz normal
sınırlarda iken şeker hastası olabilirsiniz.
Bir kere hasta yaftası asıldıktan sonra bu kişilere hasta olmadıklarını
kabul ettirmek artık imkânsızdır. Protein C ve S eksikliği kan pıhtılaşmasını
bozan gereksiz bir pıhtılaşmayı engelleyici ilacın kullanılmasını; C3 eksikliği
gereksiz antibiyotik kullanımı için gerekçe yaratır.
15. Cerrahi uygulamalar ve diğer
girişimler hasta ve hastalıkları tedavi etme amacıyla değil pahalı cihaz,
malzeme, ilaç ve biyomedikal ürünlerin tüketilmesi amacı için yapılmaktadır.
Bir hastalığın tedavisi için ancak özel bir durumda yapılması gereken bir
girişim eğer pazarlanacak pahalı bir ürün varsa kitlesel olarak uygulanmaya
başlanmaktadır. Buna örnek olarak ilaçlı stent pazarlanmasını verebiliriz. Kârlı bir ticaret olduğu için herkes koroner
kalp hastalığı için taranmakta ve ilaçlı stent takılması için gerekçe
uydurulmaktadır. Stent uygulamaları salgın boyutundadır. Gereksiz ameliyatlar,
girişimler, tetkikler, yatırılmalar, konsültasyonlar, kontroller kontrolsüz ve
insan tehdit eden bir noktadadır.
16. Daha önce bir tıp endüstrisi ve tıbbi
dallar mevcuttu. Modern tıp uygulamaları ve geliştirilen ürünlerle tıbbi
dalların her bir ayrı bir endüstri haline gelmiştir: Kanser endüstrisi, tıbbi
teşhis endüstrisi, tıbbi genetik endüstrisi, girişimsel radyoloji/cerrahi
endüstrisi, doğum-tüp bebek endüstrisi, kalp hastalıkları endüstrisi,
biyomedikal ürün endüstrisi gibi yan dalları oluşturmuştur. Endüstri dalları
daha da artacak gibi görünmektedir. 29.9.2012
Dr.
Uğur YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder